Okul öncesi eğitimin bu kadar yaygınlaştığı ya da kitapların marketlerde bile karşımıza çıktığı günümüzde, çocukların erken yaşlarda kitaplarla tanıştığını söyleyebiliriz. Peki bunun ilerleyen yaşlarda kalıcı bir alışkanlığa dönüşmesini neden sağlayamıyoruz? Resimli çocuk kitaplarından daha ciddi kitaplara geçerken kimi, nerede kaybediyoruz? Başlarda “Kitap okumayı çok seviyorum” diye övünürken bu hali bir vicdan azabına ya da “Kitap okuyamıyorum ama sosyal medyadan ya da filmlerden her şeyi takip ediyorum” savunmasına nasıl dönüştürüyoruz? İşte tam bu noktada bu yazı, büyürken ardımızda bıraktığımız çok değerli bir alışkanlığı hatırlamak ve onu yeniden bugüne taşıyabilmek için yazıldı. Bunun için önümüze “kitap”ların ilk düştüğü yani ipe ilk düğümü attığımız zamana yakından bakmamız gerekiyor.
Kendi hayatımızda kitaplardan ne zaman vazgeçtiğimizi hatırlarsak çocuklarımıza kalıcı bir deneyim kazandırabilme yolunda önemli bir adım atmış oluruz.
Geçmişte kitaplara ulaşmak, bugünkü kadar kolay değildi. Kitap tutkunu olmak, sabır ve çaba gerektiriyordu. Bir kitabı satın alabilmek için harçlıklar biriktirilir, bazen aile büyüklerinden destek istenir ve hatta kitabın gerçekten “gerekli” olduğuna onları ikna etmek gerekirdi. Özellikle resimli ve ince çocuk kitapları çoğu kişi tarafından gereksiz görülür, yerine "daha kalın ve daha uzun süre okunabilecek" kitaplar tercih edilirdi. Tüm bu zorluklara rağmen, sahip olduğumuz her kitap değerli bir hazine gibi korunur, defalarca okunur, hatta bazı cümleleri ezberlenirdi. Kimileri bu yolculuğu kendi küçük kütüphanelerini kurarak sürdürdü, kimileri de şanslıydı; çünkü ailesi ona kitap hediye edenlerdendi. O dönemlerde birine kitap armağan etmek, ona gerçekten kıymet verdiğinizi göstermenin en güzel yollarından biriydi.
Bu deneyimi yaşayan birçok insan için kitaplar, yalnızca sayfalardan ibaret değil, aynı zamanda anıların ve duyguların taşıyıcısıdır. Belki de tam da bu yüzden, kitapçılardan geçerken "ne kadar çok okumadığım kitap var" diye düşünenlerimiz vardır. Kitap okumak bazılarımız için bir tutkuyken, bazıları için "Bırak artık o kitabı, biraz da başka şeylerle ilgilen" uyarısıyla yarım bırakılmış bir alışkanlık olabilir. Ama burada göz ardı edemeyeceğimiz bir gerçek var: Kitaplar, ister olumlu ister olumsuz olsun, hayatımızda bir iz bırakır. Önemli olan, bu bağı yeniden güçlendirmek ve çocuklarımıza da bu kültürü kazandırabilmek.
Olumlu ya da olumsuz ortada kitapla kurulan bir bağ var; kitaplar, zihinlerdeki bir duyguyu ya da bir anıyı tetikliyor. Bu yüzden ilk adımı atarken kitaplarla “gerçek bir bağ” kurmalıyız. Eğer bu ilişkiyi geçmişte yanlış kurmuşsak işe yeni kitaplar alarak değil önce bu duyguyu tamir ederek başlamalıyız.
Kendimize ve çocuklarımıza kitap okumanın bir yol arkadaşlığı olduğunu hatırlatmalıyız.
Bu yüzden yol arkadaşımızı seçerken dikkatli ve özenli olmalıyız. Çünkü kimi zaman heyecanlı, kimi zaman sıkıcı, kimi zaman maceralı, kimi zaman sakinleştirici kimi zaman da öğretici olan bu yolculukta yol arkadaşımızın seçimi çok önemli. Dolayısıyla kitap seçerken özellikle de çocuklarımızı kitaplarla tanıştırırken elimiz, kelimelerden etkileniyorlarsa duygularını paylaşacakları; resimlerle ilgileniyorlarsa hayal güçlerini zenginleştirecekleri kitaplara gitmeli.
Çocuklarımızın kütüphanesini oluştururken bir yol arkadaşlığı hikâyesinin parçalarını birleştirdiğimizi de unutmadan hareket etmeliyiz. Başka bir deyişle çocuklarımıza yeni bir alışkanlık kazandırırken, hayatına yeni bir insanı, yeni bir oyuncağı ya da bugünkü konumuz olan yeni bir kitabı dahil ederken duygularının ve kurdukları duygusal bağların farkında olmalıyız.
“Gözlerinizi kapatıp bir dünya hayal edin. Öyle güzelliklerle dolu olsun ki masallarda yer bulsun. Baharın gelişi ressamlara, yağmurlar ise şairlere ilham olsun. Bu dünyada doğa ve tabiat ahenkle varlığını sürdürsün. İçerisindeki ağaçların ve bitkilerin her birinin farklı farklı yaprakları olsun. Sert, yumuşak, büyük, küçük, tırtıklı, girintili, dalgalı, sivri, dikenli… Aynı şekilde her bir çekirdeğin rengi de şekli de farklı olsun. Fakat bu dünyada yaşayan büyükler, çocuklarını bu güzelliklerden uzak tutsun. Sanki unutmuş olsun bu dünyada yaşayanlar, doğanın tasarımı desteklediğini, çeşitlilik sunduğunu, farkındalık uyandırdığını, zengin olduğunu, yardımlaşmayı gerektirdiğini, yazmak anlamına geldiğini, sayıları barındırdığını, hissiyatımızı kuvvetlendirdiğini, düşündürdüğünü ve keşfettirdiğini ve daha nicesini…”
Bir masal başlangıcı gibi değil mi? Bir masal değil ama hayal kurmayı ve çocukları çok seven bir yazarın çocuklar için yeşerttiği umutlarının neticesi bu kitap. Uzman Pedagog Semra Alkan tarafından yazılan Çocuklarda Duygu Derinliği, “Kendim İçin Yapabileceklerim”, “Başkaları için yapabileceklerim”, “Hayvanlar için yapabileceklerim”, “Çevrem için yapabileceklerim” başlıklarıyla çocuklarda duygu derinliğinin başlangıcını oluşturacak örnek uygulamaları içeriyor. Bu uygulamaları çocuğunuzla birlikte denediğinizde onun kendisine, çevresine ve doğaya karşı bakışını ve ilgisini derinleştirebilirsiniz. Aslında tüm bunları yaparken sizi hayata bağlayan temel bağları da düşünebilir ve böylece kendimize, çocuğumuza ve çevremizde akıp giden hayata daha farklı bir gözle bakabilirsiniz.
Yol Arkadaşım Kitaplar – Hüsniye Gülsev Koç
Multibem kitaplarını tedarik etmek için Multibem Kitap Parkımıza gelebilir, multibemkitap.com internet adresimizden bu bağlantıya tıklayabilirsiniz. Aynı zamanda seçili Multibem kitaplarını İdefix ve D&R internet mağazalarından satın alabilirsiniz. İdefix ile D&R mağazaları ile ilgili haberimize buradan ulaşabilirsiniz. Multibem Yayınları Trendyol Mağazasına ulaşmak için de bu bağlantıya tıklamanız yeterli!